Hastalık kelimesini gördüğümüz zaman hep beynimizin içinde çok ciddi konular oluşur. Örneğin; kanser, tümör gibi. Ama ‘’erteleme’’ dediğimiz olgu aslında bir hastalık değildir, alışkanlıktır demek istiyorum. Uzun bir süre hayatımızda olduğunda kronikleşir ve konfor alanımız olur, bu doğru.
Bu blog sitesini ne kadar çok oluşturmak istediğimi bilemezsiniz, yaklaşık 6-7 senedir! Dile kolay. Yeni yeni bu erteleme durumunu üzerimden atmaya çalışan biri olarak bu konuda konuşmakta bence hakkım var.
Keyif Deliliği
Ertelemek kısaca beynimizin keyif yapması olarak açıklayabiliriz. Sadece dursun, düşünsün düşünsün ama harekete geçmesin. Oh ne ala! Ancak gerçek hayat bu şekilde işlemiyor. İş hayatlarımızı ele alalım, hanginiz ‘’aman bugün canım gitmek istemiyor’’ deyip o sabah işe gitmediniz? Mecbursunuz, bu mecburiyet de bir noktada motivasyon sağlıyor ve o yataktan kalkmakta itici güç oluyor. Gün sonunda işten dönmüş oluyorsunuz.
Kendi kendimize bu alanı yaratıyoruz.
Bahaneler
Erteleme olgusunun asıl olayı ‘’bahaneler’’. Örneğin, o gün arkadaşınızla buluşup kütüphaneye gidip ders çalışacaksınız. Planları yaptınız ve artık hazırlanmanız gereken dakikalar geldi çattı. Canınız istemiyor. Beyniniz de size türlü bahaneler uyduruyor; ‘’hastalandım diyeyim’’, ‘’uyuyakalmışım derim cevap vermem’’ gibi. Başka bir örnek vereyim; bu blog sayfasını açmam 6-7 sene sürdü diye başta belirtmiştim. Hep kendi kendime dedim ki, ‘’şu bir bitsin de’’. Bu şekilde bu kadar sene ertelemiş oldum.
Şu an bu yazıyı yazıyor olmam benim için çok büyük bir adım ve gerçekten üstümden ölü toprağı gitmiş gibi hissediyorum. Umarım sizde bu yazının sonunda ertelediğiniz her ne idiyse başlarsınız. Arkanızdayım!

Ertelemeyi Ertelemek için Minik Taktikler
- 5 Dakika
5 Dakika kuralı birçok yerde geçer. Birçok kitapta da konu alınır. Şu şekilde özetleyebilirim;
‘’Sadece 5 dakikanı alacak’’ deyip o işe girişmek. Ödev yapmanız gerekiyor ama sürekli erteliyorsunuz, erteledikçe beyniniz de o yapılması gereken ödevi büyüttükçe büyütüyor çünkü beyin bu şekilde çalışıyor. Siz bir şeyi ne kadar ertelerseniz o şey gözünüze gün geçtikçe çok büyük görünecektir, sanki başarılması imkansız bir görevmiş gibi olacak. Kendi kendinize ‘’sadece 5 dakika’’ diyerek girişirseniz o işe, beyin siz yaptıkça momentumu yakalayacak ve aslında o kadar da korkunç olmadığını görüp devam edecek.
Düşünsenize, beyninizde sürekli sekmeler açık kalıyor bu şekilde. Hep yapmanız gereken işler açık kalıyor ve hiçbir şey kapanmıyor. Bu 5 dakika ile kafanızda açık bir sekme daha kapanmış olacak.
- Küçük Parçalar (Bebek Adımlar)
Her sekmeyi bir anda kapatma gibi bir derdimiz yok, yavaş yavaş ve tek tek sekmeleri kapatabiliriz. Hiçbir şeye aniden atlamayalım, hazır gaza gelmişken. O ödev yapılacaksa minik bir araştırmayla başlayıp bırakabiliriz, sonrasında otomatik olarak merak duygusu işin içine girecek ve devam edeceğiz.
- Temiz/Düzenli Ortam
Ortam ne kadar dağınıksa kafamız da o kadar dağınık olacaktır. Herkes söyler ‘’sabah ilk iş yatağını toplamalısın’’ diye, işte bu aslında bir iş başarma ve ortamı düzene sokmak için beyne verilen bir ödüldür. Bu sebeple mutlaka başlamadan önce ortamı bir kontrol etmekte fayda olacaktır.
Bu aynı zamanda daha duru düşünmeye de olanak sağlayacaktır, dikkatimiz başka şeylere kaymayacaktır. Örneğin masada otururken ‘’şu bardağı da kaldırayım’’ deyip kalktıktan sonra tüm süreç aslında baştan başlamak durumunda kalıyor.
Düzen = beyin sakinliği.
- Sosyal Medya
Sosyal medyayı her ne kadar bazı konularda faydalı görüyor olsam da, erteleme konusunda bence bizleri başka bir seviyeye taşıdı. Aklımızda bir iş oluyor bitirmemiz gereken ve zaten beynimizde oldukça fazla büyümüş durumda, bir de üstüne sosyal medyaya girip reelsler arasında kendimizi kaybediyoruz, bu sefer de kaybettiğimiz zamanla pişman olarak o günü de yok etmiş oluyoruz.
Uzaklaşmak demeyelim, pek çoğumuz için bu o kadar da kolay kurtulabileceğimiz bir konu değil çünkü ama yine de kafamıza bir şeyi koyduğumuzda bir müddet sosyal medyadan uzak kalmak iyi gelecektir. Bu da aslında bir ödül mekanizması olarak karşımıza çıkabilir.
———
Ben yıllarca erteledim, şimdi satır satır kaybettiğim zamanı geri almaya çalışıyorum.
Sen de ertelediğin ne varsa bugün küçük bir adım at. 5 dakikanı ver, belki de koca bir kapı açılır!
Senin erteleme bahanen en çok ne oluyor? Yorumlarda paylaş ki kendimizi yalnız hissetmeyelim.

Bir yanıt yazın